Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 003185800225

Baldızımın İlik Gibi KızınaDayanamadım Siktim!

Eylül ayının ikinci haftasıydı, geçici görev
için Tekirdağ’a gönderilmiştim. Bunu biraz
da ben istemiştim, çünkü orada üniversite
okuyan (baldızımın kızı) Çilem vardı. Hem
bir büyüğü olarak onu kontrol edecektim,
hemde işimi yapacaktım. Arabamla Pazar
akşamı Tekirdağ’a gittim ve anlaşmalı
otelimize yerleştim. Daha önceden de orda
kaldığım için, ısrarla çatı katındaki deniz
manzaralı odayı istedim. Yol yorgunluğu
hissetmiyordum, saat de erkendi, bizim
Çilem’in öğrenci evine bir baskın yapayım
dedim. Arabaya atladım ve Çilem’in evinin
önüne geldim.
Seslerden anlaşıldığına göre içeride bir
hengamedir kopuyordu. Kızlardan biri avaz
avaz bağırıyor, bir erkek sesi de cevap
vermeye çalışıyordu. Dışarda beklemeye
başladım. Ve birazdan, ince uzun bir genç
hışımla evden ayrıldı, peşinden de bir kız
koşarak gitti. Ve evdedi hengame de sona
erdi.
Arabadan çıkıp zile bastım. İçeriden ağlama
sesi geliyordu. “Kim O?” dedi ağlayan ses.
Çilem’in eniştesi olduğumu söylediğimde
kapı açıldı. Yeğenimin ev arkadaşı Leyla’nın
ağlamaktan şişmiş gözlerini görünce içim
parçalandı. Oysaki 20 gün önce bizim yazlığa
geldiklerinde nekadar neşeliydi. Az önceki
bağrışmayı duyduğumu ve ne olduğunu
sordum. Leyla ağlayarak, erkek arkadaşını
bir başka kızla kendi yatağında yakaladığını,
oysa onu sevdiğini falan söyledi. Leyla’yı
teselli ettim, kendisinin daha çok genç
olduğundan, yarın birgün o çocuğu unutup
başkasını bulabileceğinden bahsettim. Leyla
halen erkek arkadaşına küfürler savururken,
Çilem ve arkadaşları geldi. Tabi onlar da
merakla ne olduğunu sordular. Leyla konuyu
bir posta da onlara anlatırken, Çilem
boynuma sarıldı ve “Canım eniştem!” diye
koca bir öpücük kondurdu yanağıma. Ben de
onu öpmek isterken yüzünü çevirdi ve
kazayla tam dudağının yanından öptüm. Bu
küçük kazaya Çilem gülümserken, doğrusu
ben biraz utandım. Çükü Çilem kendi
çocuğum gibiydi.
Akşam yemek yeyip yemediklerini sordum.
Leyla yememişti, Çilem ve Tuğba ise birşeyler
atıştırmışlar. Onlara, “Hadi hep beraber
çıkıyoruz!” dedim. Benim arabya atladık hep
birlikte ve otelin restoranına gittik. Izgara
birşeyler söyledik. Kızlara, “Ne içersiniz?”
dediğimde, Çilem ve Leyla bira istedi. Tuğba
ve ben, pek alkol almadığımızdan, önce kola
söyledik, ama Leyla ve Çilem’e yarenlik
etmek için bizler de bira istedik. Hem
manzaranın hemde deniz havasından olacak,
bayağı bir içtik. Hesap kaçtı bir tarafımıza
diye düşünüyordum. Garson Şeref’i kenara
çektim, bir 50 Lira toka edip, hesaba tenzilat
yapmasını ve kızların daha çabuk kelle
olması için biralarına votka koymasını
söyledim. Başka türlü hesabın altından
kalkamayacaktım çünkü. Şeref elinden geleni
yapacağını söyledi.
Saat gece 02:00 oluyordu. Çilem ve Tuğba
uyukluyor, Leyla ise bana, karşısına ne kadar
fırsat çıktığını, ama sevgilisini aldatmayı asla
düşünmediği konusundaki resitalinin 35.
baskısını yapmaktaydı. Bir ara bana kendini
pek iyi hissetmediğini söyledi. Açıkçası ben
de pek iyi durumda değildim. Daha önceden
böyle birşeyi tahmin edemediğim için yine
de kendimi tebrik ettim. Şeref’e bir işaret
çakıp hesabı istedim. Hesap pusulası (160
Lira olarak) geldi. Şeref’e, “Ok, odamın
hesabına ekle, yarın görüşürüz!” dedim.
Leyla ile birlikte, Tuğba ve Çilemin koluna
girerek, yukarıya odama çıktık. Daha sonra
kızlar için bir oda daha tutmak için aşağı
indim. Resepsyonist Metin ağbi, bana, “Senin
yan oda akşam 18:00’de boşaldı, o yüzden
başkasına vermeyeceğim, eğer ihtiyacınız
varsa o odayı ücret vermeden
kullanabilirsiniz!” dedi. Ona teşekkür edip
anahtarı aldım ve yukarıya çıktım.
Kızların üçü de alkolün ve sıcağın etkisiyle
sızmıştı. Yan odayı bir kolaçan ettim. Odayı
tutanlar birkaç saat uzanıp çıkmak zorunda
kalmışlar galiba, çünkü ne banyo havluları
kullanılmış, nede yatak bozulmuştu. İçinde
birkaç izmarit bulunan bir kültablasından
başka kirli bir şey yoktu odada.
Önce Tuğba’yı, sonra da Leyla’yı yan odaya
götürdüm. Tuğbanın kemerini ve
pantolonunun düğmelerini çözdüm,
pantolonunu sıyırdım, gayet kolay çıkmıştı.
Ben Tuğba ile ilgilenirken, Leyla’nın üzerine
kusmuş olduğunu farkettim. Onun da
üzerindekileri çıkartmaya başladım. Önce
kotunu, sonra da bluzunu çıkardım. Leyla’yı
bikini ile defalarca gördüğüm için bu
manzarayı yadırgamamıştım, fakat yinede
tahrik olmadığımı söyleyemem. Bir koşu
odama gidip benim temiz tişörtlerden birini
aldım geldim. Üzerine tişörtü giydirirken
parfümü ile kendimden geçtim ve boynuna
masum bir öpücük kondurdum. Kızların
odaları ile benim oda arasında balkondan
geçiş olduğu için, odalarının kapısını
içeriden kilitleyip, balkondan kendi odama
geçtim.
Çilem kendi kusmuğu içinde uyuyordu. Önce
askılı badisini, sonra da leş olmuş kotunu
çıkarttım. Don sütyen kalmıştı, ama halen
saçında, kolunda ve sütyeninde kusmuk
vardı. Yatağın üzerindeki battaniye
kusmuktan kullanılacak gibi değildi zaten.
Battaniyeyi balkona attım. Çilemi kucaklayıp,
banyoya götürdüm, küvete yatırdım, üzerine
ılık suyu tutmaya başladım. Biraz kendine
gelir gibi oldu. Yıkanması gerektiğini, bu
şekilde yatamayacağını anlattım. “Ok!” dedi.
O yıkanırken ben banyodan çıktım, odaya
geçtim. Birkaç dakika sonra havlu istedi.
Havluyla birlikte, benim çamaşırlarımdan bir
boxer ve tişört verdim. Sonra tekrar odaya
geçtim, dolaptan yedek battaniyeyi üzerime
alıp, ışığı söndürdüm ve yatağa girdim.
Birazdan Çilem, kurulanmış, benim boxer ve
tişörtü giymiş halde geldi. Aslında halen
ayılamamıştı, ama en azından temizlenmişti.
Benim normalde yatarken iç çamaşır giymek
gibi bir adetim yoktur, ama Çilem
yanımdayken o halde yatamazdım. Çilem
geldiğinde dikkat ettim, ıslanmış sütyenini
ve külodunu çıkarmış, sadece benim
verdiklerimi giymişti. Geldi ve yatağa
süzüldü. Konuşamıyordu, hemen uykuya
daldı. Bense bir süre daha uyumamıştım, su
içmek için kalktım. Yatağa tekrar girerken
Çilem döndü ve bacağıma sarıldı. Ayağımın
üzeri tam amına geliyordu, verdiğim boxer
bol geldiği için, ayağım amının dudaklarına
da değiyordu. Çok tahrik olmuştum. Ayağımı
oynattıkça Çilem de hareketlenmeye başladı.
Amını benim ayağıma sürttükçe, benim
ufaklık artık ufaklık mufaklık kavramını
geçmiş, azmanlık mertebesine gelmişti.
Biraz daha aşağıya doğru kaydım ki,
ayağımın yerini kasığım ve yarağım aldı.
Birazdan Çilem’de hareketlenme tekrar
başladı, ama bu sefer benim yarrak Çilemin
amına badana çekiyordu. Dayanacak gücüm
kalmamıştı, göğüslerini tişörtün üstünden
hafiften okşamaya başladım. Çilem uyuduğu
için, normal şartlarda biraz sürtündükten
sonra uykuya devam etmesi gerekirken,
durmuyor ha bire kerkiniyordu. En sonunda
durdu. Boşalmıştı. Olaydan çok zevk aldığı
amından akan sıvılardan belliydi. Ben de
durdum, ama ben daha boşalmamıştım. Onu
dudaklarından öpmek istiyordum. O ise,
sanki (Memelerim ve amımla oynamana izin
veriyorum ya, dudaklarımda ne işin var?) der
gibi, dudaklarını kaçırıyor, bir türlü
öptürmüyordu. Doğrusu biraz
sinirlenmiştim.
Kalktım ve balkona çıktım. Balkonda bir
sigara yakacakken, yan odadan (kızların
odasından) gelen sesler dikkatimi çekmişti,
balkondan hemen onların odaya daldım.
Hava aydınlanıyordu ve içerisi alaca
karanlıktı. Tuğba sağa sola dönerek
yatıyordu, herhalde uyuyordu, yine de tam
emin değildim. Ama Leyla yatakta yoktu.
Banyoya baktığımda Leyla’yı orada yerde
yatar buldum. Sanırım tuvalete gitmek
istemiş, ama düşmüştü. Hemen kaldırdım.
Yerler ıslak ve kaygandı. Yavaş yavaş
yürüyerek balkona çıktık. Temiz hava iyi
gelecekti. Leyla balkon demirine yaslanmıştı,
ama halen kendine gelemiyordu ve düşecek
gibi duruyordu. Arkasından sarıldığımda
yarağım çıplak tenine değdi, altında külotu
yoktu. İşemek için banyoya giderken
çıkarmış olmalıydı. Çok kötü tahrik
olmuştum, ama ileri gitmedim, Leyla’yı tekrar
odalarına götürdüm ve yatağa yatırdım.
Bacaklarını öyle bir ayırmıştı ki, bu sefer
dayanamadım ve cillop gibi amına bir dil
attım. Leyla hiç tepki vermedi, ama ben
Tuğba’nın uyanmasından çekindiğim için,
üstünü örtüp odama gittim. Çilemin yanına
yattım, uyudum.
Uyandığımda yarağım şişmiş, kasıklarımın
ağrısından kıvranıyordum. Çilem ise bacağını
ve kolunu üzerime atmış, bütün ağırlığını
bana vermişti. Dizimi yukarı kaldırdığımda
yine benim yarrak Çilem’in amına değiyordu.
Azıcık sürtünsem boşalacaktım. Öyle de
yapmaya karar verdim ve sürtünmeye
başladım. Biraz da o kıpırdadı. Tam icraat
başlayacaktı ki, Çilem yatakta doğruldu. Ne
olduğunu anlamadım, benim yarrağı tuttu,
beni halen uyuyor sanıyordu galiba, yarağımı
öptü ve banyoya gitti. Fırsatı kaçırmıştım,
peşinden banyoya gitmek istedim, ama
nedense yapamadım. Yatakta kendi kendime
kızıyordum.
Çilem banyodan gelip yanıma oturduğunda,
ben yatakta doğruldum. Yine kirlilerini
giymişti. Bana, “Uyandırdım mı?” dedi. “Yok
şimdi uyanmadım.” deyince, utancından alt
dudağını ısırmaya başladı. Güldüm. Akşam
olanları sordu, kısaca anlattım. Şimdi duş
alma sırası bana gelmişti. Ben yataktan
kalkmış, duşa giderken, gözünün ucuyla
benim alete bakıyordu. Ona kasıklarımın çok
ağrıdığını söyledim. Güldü, konuşmadı.
Banyodan çıktığımda, “Acıktım!” dedim.
Onun da içi kıyılmıştı. Kızların yan odada
olduğunu söylediğimde, hemen koştu, onları
da uyandırdı. Kahvaltı edecektik, ama otelde
öğlen yemeği servisi başlamıştı bile. Kızlara
sordum, “Evde çayınız var mıydı? Ben çaysız
kahvaltı yapamam!” dedim. “Var!” dediler.
Otelden ayrıldık.
Eve giderken, marketten peynir, zeytin,
salam, yumurta, domates, salatalık falan
aldım ve kızların evine geldik. Öğrenci
evlerini çok iyi bilirim, bir dolap vardır ve
içindekiler bozuktur, bir şey yememek
gerekir. Kızlar aldığım malzemelerle kahvaltı
hazırlamaya girişti, ben de evi dolaştım.
Kahvaltıda, Leyla, “Deniz kenarındayız, ama
daha denize giremedik!” dedi. Ben hemen,
“Bugün denize gidelim ozaman!” dedim.
Tuğba, “Benim erkek arkadaşım gelecek,
olmaz!” dedi. Tuğba’ya, “OK! Sizi evde yalnız
bırakalım mı?” dedim. Güldü, evet anlamında
kafa salladı. Karar verilmişti, denize
gidilecekti. Kızlar iki yıldır o evde bir
aradaydılar ve gidilecek hiçbir yeri
bilmiyorlardı.
Hazırlandılar, atladık arabama, Uzunçiflik
tarafına doğru yol aldık. Bu çevreyi biraz
biliyordum, ağaçlı ve kıraç bölümler arasında
küçük gizli plajlar vardı. Bunlardan birine
saptık. Hem hafta içi, hem de Eylül ayında
olduğumuzdan çok tenhalaşmıştı her yer.
Gözümüzün görebildiği yerde kimsecikler
yoktu. İyice yayıldık bir gölgeliğe. Mübarek
güneş, Temmuz güneşi gibi yakıyordu. Çilem
tişört ve şortunu fora etti, Leyla da çarçabuk
üstündekileri çıkardı, denize koştular. Ben
daha duba gibi sahilde bekliyordum. Ben
pantolonumu çıkarana kadar, ikisi de suya
dalmıştı bile.
Yiyecekleri ve biraları gölgeye sakladım,
soyunup peşlerine takıldım. Ben tam suya
girecekken çıktılar, “Hadi güneşlenelim!”
dediler. “Haydaaa!” diye kızdım onlara. Ama
su soğuk gelmişti onlara, güneşte yatmak
içlerini ısıtacaktı. Ben de geri döndüm
onlarla birlikte. Kurulandılar, hasırlarını
serdiler ve güneşin altında yattılar. Saat
15:30 falan olmuştu, sandviçleri biralarla
yuvarladık. Onlara, “Bakın güneşte fazla
durmayın, kötü çarpılırsınız!” dedim, ama
dinleyen kim?
Benim arabanın bagajında herzaman, Palet,
dalma gözlüğü ve zıpkın bulundururum.
Benimkisi özel merak işte, dalmayı
seviyorum, kısmetim varsa iyi balık avlarım.
Bagajdan malzemeleri alıp denize girdim.
Denize girdiğimiz yerin etrafında kayalık
alanlar olduğundan iyi balık vardı. 2 adet
Karagöz, 2 adet de Kefal vurdum. Sahile
çıktığımda, kızlar güneşte uyuyordu.
Üstlerine su damlattım, aldırış eden olmadı.
Güneş kremi döktüm, yine hareket yok.
Çilemin üzerindeki kremi elimle yaydırmaya
başladım. Bikinisinin üstünü çözdüm, bütün
sırtını kremledim, halen kalkmıyordu.
Boynunu, omuzlarını, belini bolca güneş
kremi ile sıvadım. Sıra bacaklara gelmişti, bu
sefer tacizlerime ‘Dur!’ diyeceğini
düşünüyordum, ama demedi…
Ayak bileklerinden başlayıp yukarı doğru
masaj yaparak çıktım. Kalçalar iki posta
kremlendi. Elim bacaklarının birleşme yerine
geldiğinde, poposunu biraz daha yukarı
kaldırdı. Bu, ‘Devam et!’ dercesine bir
işaretti. Leyla’yı kontrol etmek amacıyla
baktım, yüzü öbür tarafa dönük uyuyordu.
Elimi Çilem’in bikinisinin içine sokup,
poposunun yanaklarını yoğura yoğura
kremledim. Başparmağımla götünün deliğine
masaj yaparken, Çilem poposunu biraz daha
kaldırıyordu. Bikinisinin amına gelen kısmı
ise çoktan ıslanmıştı. Çok tahrik olmuştum,
yarağım patlamak üzereydi. Çilemin kulağına
eğilip, “Devamı akşama, hadi şimdi denize
girelim!” diye fısıldadım.
Çilem’le kalktık, denize girdik. Serin suya
girince biraz olsun rahatlamıştım. Ama orada
da pek sakin duramadık, Çilem’le
elleşmelerimiz, oynaşmalarımız devam etti.
En sonunda Çilem bacaklarını belime doladı.
Ve tam kucağıma yerleştiği esnada bir ses
duyduk, “Napıyorsunuz bakiim siz?” diye.
Leyla ödümüzü koparmıştı, ikimiz de bir
yana attık kendimizi suyun içinde. Çilem,
“Gidelim artık, akşam oluyor!” dedi. Oysa
benim planımda geceyi burada geçirmek
vardı. Leyla güneşte uyuduğundan başı
ağrımıştı ve eve gidip uyumak istiyordu.
Mecburen toparlandık ve yola çıktık. Leyla’yı
eve bırakıp, Çilem de otelde duş almak daha
kolay olacak diye, evden üzerine giymek için
birkaç parça giysi aldı ve otele döndük.
Otele vardığımızda anahtarı alıp yukarıya
çıktık. Odanın kapısına varana kadar ikimiz
de sakin ve usluyduk. Ama içeriye girip te
kapıyı kilitler kilitlemez, dudaklarımız
birbirine yapıştı, hoyratça birbirimizin
vücudunu okşamaya başladık. Yarağım kazık
gibi olmuştu. Çilem benim pantolonumu
indirirken, ben de onun şortunun arkasından
elimi içeri sokmuş, götünü amını
kurcalıyordum. Şıpır şıpır olmuştu amı yine.
O zevk sularını kana kana içmek, kafamı
amına gömüp, bütün geceyi o şekilde
geçirmek istiyordum. Çilem bu arada serbest
bıraktığı yarağımı ağzına alarak, büyük bir
ustalıkla yalayıp, emmeye başladı. Boş
durmak istemiyordum, Çilem’i ayağa
kaldırdım, ikimizi de çırılçıplak soyup, yatağa
geçtik, 69 olduk. Birbirimize uzun süre oral
yaptık, defalarca birbirimizin ağzına yüzüne
patladık. Duş alıp tekrar yatağa geöiyorduk.
En son sefer dudaklarımız birleştiğinde,
ikimiz de yorgunluktan geberiyorduk. Çilem
öpüşürken uyuyakaldı. Ben bir süre daha
uyanık kaldım, Çilemi uyurken izledim.
Sonra ben de uyumuşum.
Gözlerimizi açtığımızda sabah ezanı
okunuyordu. Tekrar öpüşmeye başladık,
herşey yeniden başlıyordu. Ama busefer
uykumuzu aldığımızdan, ikimiz de
dinlenmiştik. Artık Çilem’i sikmek
istiyordum. Yarrağım amına badana
yaparken, Çilem, “Ben daha kızım!”
dediğinde, Zonkkk oldum, “Nasıl yani,
bakiremisin halen?” diye sordum.
Şaşırmıştım, bu kadar porfesyonelce yarak
yalayan bir kız nasıl bakire olabilir diye.
Çilem, anlattığına göre, okuldan bir çocukla
(geçen aya kadar) çıkmış ve sonunda
ayrılmışlar. Fakat ilişkileri süresince oral
seksten öteye gitmemişler. Kızlığına
elletmediğini, hatta arkadan bile
yaptırmadığını söyledi. İnanmak
istemiyordum, çünkü artık onu sikmek için
sabırsızlanıyordum, ama bakire olması işime
de gelmiyordu açıkçası.
Moralimin bozulduğunu gören Çilem,
dudaklarıma bir öpücük kondurdu, “Fakat
şimdi istiyorum, neremden istiyorsan
yapabilirsin aşkım!” diyerek bacaklarını
ayırdı. Aslında onu amından sikmeyi çok
istiyordum, ama o an için kızlığını bozup
bozmamakta kararsızdım. Onun için, “Dön
arkanı ve domal!” dedim. Çilem götten
sikeceğimi anladı ve çantasına uzandı, krem
çıkarıp uzattı, sonra domaldı. Götünün
deliğini önce biraz dilledim, sonra krem
sürüp, bir parmağımı sokup parmakladım bir
süre. Gerçekten de götten sikilmediği belli
oluyordu, çok dardı göt deliği. Canını
yakmamaya çalışarak, ikinci parmağımı da
sokup, göt deliğini esnetip, biraz alıştırdım.
Bu arada öteki elimle de sürekli klitorisini
okşuyordum.
Şimdi iki parmağımı götüne rahat rahat
sokup çıkarıyordum. Amını okşayan elime ise
amının suları gelmeye başladığında, Çilem
inleyerek, “Sik beni enişte, yarağını sok,
hadi!” diye yalvarmaya başladı. Parmaklarımı
götünden çıkarıp, yarağımın başını da
kremledim ve arkasına yanaştım. Çilem
kafasını yastığa bastırmış ve götünü havaya
dikmişti. Bir elimle götünün yanaklarını
ayırıp, öbür elimle yarağımın başını göt
deline yasladım ve bastırmaya başladım.
Yarağımın başı ‘Plöp!’ diye girdiğinde, Çilem
çığlık atmamak için yastığı ısırıyordu.
Yarrağımın başı girmişti, kalanını da sokmak
için biraz bastırdığımda, Çilem elini arkaya
atıp, göbeğimden ittirerek, “Dur enişte!
Çıkart, çok acıyor!” dedi. Canını yakmak
istemediğim için çıkardım.
Çilem döndü ve “Bu böyle olmayacak enişte,
ben yapayım, uzan sen!” dedi. “Tamam!”
deyip, sırtüstü uzandım. Çilem götünün
deliğine ve yarağımın başına biraz daha
krem sürüp, Alaturka tuvalete çişini
yaparmış gibi yarağımın üstüne çöktü. Eliyle
yarağımı tutup, göt deliğinin ağzına denk
getirdi ve yavaş yavaş üstüne oturmaya
başladı. Acıdan dudaklarını ısırsa da, bu
şekilde daha kolay alıyordu götüne.
Yarrağımın milim milim götüne girişini
seyrediyordum. Sonunda ıhılaya ıhılaya
yarrağımı köküne kadar götünün içine almış
ve oturup kalmıştı öylece. Halen acı duyduğu
yüzünden belli oluyordu. Ben yarağımı alttan
oynatacak gibi olduğumda, “Ahhh!
Kımıldama neolursun enişte!” diyordu.
Çilem bir süre daha hareketsiz oturduktan
sonra kendiliğinden götünü hafif hafif
oynatmaya başladı. Götünü birkaç santim
kaldırıyor, sonra tekrar yavaşça oturuyordu.
Her seferinde biraz daha, biraz daha derken,
belli bir süre sonra artık yarağımın başı
görünecek kadar götünü yükseltiyor ve
yeniden oturuyordu. Dudaklarını ısırışından,
hem acıyı, hem zevki aynı anda yaşadığı
belli oluyordu. Elimi amına atıp, klitorisini
okşamaya başlayınca, Çilem oturup kalkma
hareketlerini hızlandırdı. Artık ellerini
arkaya atmış, ayak bileklerimden tutunarak,
hem inliyor, hem de götüyle yarağımı deli
gibi sikiyordu. Okadar hızlı oturup
kalkıyordu ki, her seferinde götü kasıklarıma
vurduğunda, taşaklarım inanılmaz
ağrıyordu.
Fakat bu fazla sürmedi, Çilem, “Geliyorum
enişteeeee!” diye bağırıp, kasılmaya,
titremeye başladı. Benim durumum da ondan
farklı değildi, ben de uzun bir ‘Ohhhhhh!’
çekerek götüne fışkırmaya başladım. Çilem
kendini öne atarak, göğüslerini göğsüme
yapıştırdı ve dudaklarıma yumuldu. Yarrağım
götündeyken öpüşmeye, deli gibi birbirimizin
dudaklarını kemirmeye başladık. İkimiz de
nefes nefeseydik. Bu pozisyonda bir süre
kalıp soluklandık. Çilem yarrağımın üstünden
kalktığında, götünden çıkan osurukla birlikte
döller taşaklarıma püskürdü. Çilem osurduğu
için utanmıştı, mahçup bir şekilde elini
götüne tutarak banyoya gitti. Ben de
arkasından gittim, birlikte duş aldık.
Banyodan çıktığımızda Çilem’e, “Biraz daha
uyuyalım!” dedim. Birbirimize sarılıp
uyuduk. Sabah birlikte otelin restoranında
kahvaltı ettikten sonra Çilem’i okuluna
bırakıp, ben de işime gittim. Daha 2 hafta
orada olacağım için çok sevinçliydim
doğrusu.
[Kerem]

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 003185800225